-
1 çaba harcamak
v. endeavor, endeavour [Brit.], labor, labour [Brit.], push, rustle -
2 çaba
səy, cəhd; çaba harcamak – cəhd göstərməkcəhd, qeyrət, səy -
3 çaba
çaba Anstrengung f, Bemühungen f/pl (-me \çabası zu + inf); -
4 harcamak
v. consume, spend, expend, use up, lay out, waste, dally away, employ, exert, spin out, swallow up--------harcamak (çaba vb.)v. put out--------harcamak (çaba)v. put forth* * *spend -
5 make an effort
çaba harcamak -
6 bear down
yenmek; güç kullanmak, çaba harcamak; dogurmak için çaba harcamak -
7 se dépenser
-
8 endeavour
n. uğraş, çaba, gayret————————n. çabalamak, uğraşmak, çaba harcamak, gayret etmek, çalışmak* * *[in'devə] 1. verb(to attempt; to try (to do something): He endeavoured to attract the waiter's attention.) uğraşmak, çabalamak2. noun(an attempt: He succeeded in his endeavour to climb the Everest.) çaba, gayret, girişim -
9 усилие
gayret* * *сçaba, gayretприлага́ть уси́лия — çaba harcamak
сосредото́чить (свои́) уси́лия на чём-л. — çabalarını bir şeyde toplamak
-
10 push
n. itme, itiş, zorlama, sıkıştırma, çaba, gayret, atak, hamle, sıkışık durum, zor durum, torpil, arka çıkan kimse, kitle, topluluk, grup, çete————————v. itmek, itelemek, kakmak, sıkıştırmak, zorlamak, baskı yapmak, devam etmek, yürütmek, çaba harcamak, uğraşmak, zorla kabul ettirmek, reklâmla satmak, uyuşturucu satmak, merdiven dayamak, yaklaşmak (yaş)* * *it* * *[puʃ] 1. verb1) (to press against something, in order to (try to) move it further away: He pushed the door open; She pushed him away; He pushed against the door with his shoulder; The queue can't move any faster, so stop pushing!; I had a good view of the race till someone pushed in front of me.) itmek2) (to try to make (someone) do something; to urge on, especially foolishly: She pushed him into applying for the job.) zorlamak, sıkıştırmak3) (to sell (drugs) illegally.) piyasaya kaçak mal sürmek2. noun1) (a movement of pressure against something; a thrust: She gave him a push.) itme, itiş2) (energy and determination: He has enough push to do well in his job.) kararlılık•- push-chair
- pushover
- be pushed for
- push around
- push off
- push on
- push over -
11 endeavor
n. uğraş, gayret, çaba————————v. uğraşmak, çabalamak, çaba harcamak, çalışmak, gayret etmek* * *1. gayret et (v.) 2. emek (n.) -
12 Anstrengung
-
13 mal
In m (pl maux,)1 douleur ağrı, acı [a'ʤɯ]2 avoir du mal à faire qqch bir şeyi yapmakta zorlanmak♦ se donner du mal çaba harcamak◊Elle s'est donné du mal pour terminer à temps. — Zamanında bitirmek için bayan çaba harcadı.
3 critique kötü şey4 immoralité kötülük [cœty'lyc]II1 incorrectement kötü [cœ'ty]◊C'est mal fait. — Bu kötü yapılmış.
◊Il a mal compris. — Yanlış anladı.
2 immoralement kötü [cœ'ty]a kötü olmakb kötü gitmek◊Ses affaires vont mal. — İşleri kötü gidiyor.
4 se sentir mal kendini kötü hissetmek5 pas mala fena değil◊Je m'en moque pas mal. — Umurumda değil.
◊Il n'est pas mal. — O fena değil.
6 pas mal de fena sayılmaz. -
14 rustle
n. hışırtı————————v. gıcırdamak, hışırdamak, hışırdatmak, çalmak (hayvan), gayret etmek, çaba harcamak, var gücüyle çalışmak* * *1. hışırda (v.) 2. hışırtı (n.)* * *1) (to (make something) make a soft, whispering sound: The wind rustled in the trees; She rustled her papers.) hışırda(t)mak2) ((American) to steal (cattle etc).) çalmak•- rustler- rustle up -
15 Aufwand
Aufwand m <Aufwands; o pl> harcama, (Geldaufwand) masraf;Aufwand an D … harcaması;der ganze Aufwand war umsonst bütün çabalar/masraf boşuna oldu;einen großen Aufwand an Energie erfordern çok enerji harcanmasını gerektirmek;einen großen Aufwand treiben büyük çaba harcamak, büyük masrafa girmek -
16 çalışmak
vi1) arbeiten\çalışmaktan ölmek [o canı çıkmak] sich totarbeitenbir meslekte \çalışmak einen Beruf ausüben2) ( faal olmak) tätig sein3) ( motor) laufenmotor çalışmıyor der Motor läuft nicht4) funktionierenbu radyo pille çalışır dieses Radio funktioniert mit Batterien5) ( çaba harcamak) sich bemühen (-e um), versuchen (-e)kapıyı açmaya çalıştı er versuchte die Tür aufzumachen6) ( emek vermek)çocuk dersine çalışıyor das Kind lernt -
17 çırpınmak
-
18 abmühen
ab|mühenvrsich \abmühen zahmet etmek, çaba harcamak -
19 bemühen
bemühen* [bə'my:ən]I vrsich \bemühen ( sich Mühe geben) uğraşmak (um için), gayret göstermek (um için), çaba harcamak (um için);bitte \bemühen Sie sich nicht! lütfen zahmet etmeyin!;sich um etw \bemühen bir şey için uğraşmak [o gayret göstermek];sich um eine Stelle \bemühen bir iş yeri bulmak için uğraşmak;sich um jdn \bemühen biri için zahmete girmek [o katlanmak];wärst du so freundlich, dich zu mir zu \bemühen? zahmet olmazsa bana gelebilir misin?jdn zu sich \bemühen birinin yanına gelmesini rica etmek -
20 einsetzen
ein|setzenII vtwieder \einsetzen eski hâle getirmekseine Linke/Rechte \einsetzen solunu/sağını kullanmak4) ( Polizei) harekete geçirmekIII vrsich \einsetzen ( sich anstrengen) çaba harcamak, gayret göstermek;sich für etw \einsetzen bir şeyi savunmak;sich für jdn \einsetzen birini desteklemek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çaba harcamak — bir işi yapabilmek için elinden geleni yapmak Tehlikeyi anlamış olacak ki seçimlerde oylarını dağıtmamaya çaba harcıyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaba — is. Herhangi bir işi yapmak için ortaya konan güç, zorlu, sürekli çalışma, gayret, ceht, efor Yoksa başlı başına zafer, boşuna bir çaba olur. F. R. Atay Birleşik Sözler can çabası yaşama çabası Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çaba göstermek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emek harcamak — çaba göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gayret göstermek — çaba harcamak, başarmak için çalışmak Azar azar fakat ısrarlı bir gayret göstermeye başladı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalışmak — nsz 1) Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak Bu eser için üç yıl çalıştım. 2) Herhangi bir iş üzerinde olmak 3) İşi veya görevi olmak, bulunmak Kışları onun mandırasında çalışıyor. H. Taner 4) Makine veya aletler işe yarar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çırpınmak — nsz 1) Acı ile debelenmek Bir oltanın iğnesinde çırpınan bir balık. O. V. Kanık 2) Kaslar birdenbire kendiliğinden ve düzensiz bir biçimde kımıldamak, ihtilaç etmek 3) Ses çıkararak hafifçe dalgalanmak Bayrakları arzularımla çırpınan gemiler, bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
meraklanmak — nsz 1) Kaygılanmak, üzülmek, tasalanmak 2) Bir şeyin sebebini anlamak için çaba harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fır dönmek — bir kimseye yaranmak veya yardım etmek için üstün çaba harcamak Kızı, annesinin çevresinde fır dönüyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
hamle etmek (veya yapmak) — 1) atılmak, saldırmak Sinir içindeki kadına o anda hamle etme aptallığını da yapmış ve tokadı yemiş. R. Erduran 2) önemli bir işe girişmek, bir işte başarı sağlamak için çaba harcamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
zahmet etmek — 1) biri için yorulmak veya masrafa girmek 2) çaba harcamak, gayret göstermek Zahmet edip enine boyuna okumazlardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
karanlığı deşmek (veya yırtmak) — 1) karanlıkta görmeye çalışmak, aydınlığa çıkmak için çaba harcamak Gözleriyle sokakların karanlıklarını yırtmaya uğraşarak sinirli bir telaş içinde çırpınıyordu. H. R. Gürpınar 2) mec. büyük sıkıntı ve üzüntüden kurtulmak için çabalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük